27 Nisan 2008 Pazar

BIR AŞK TANIMI

Zamansızdır aşk , ansızın olur insan , belkide güzelliği budur ve hayata verdiği renk... Ask`ta tıpkı Tanrı gibidir , ona inananlar ve inanmayanlar var... Çünkü göremeyiz, sadece inanır ve yaşamak , hissetmek isteriz ya da varolduğu düsüncesi bizi korkuttuğundan yok sayar aşktanımazlar vardır…Aşkın da Tanrı gibi tanımı yoktur…Tanrı diğer kutsal dinler gibi aşkın kitabını indirmemiştir o aksine bize öğretilen değil beraber doğduğumuz birşeydir…Belki de Tanrı onu sayfa sayfa okuyacağımız değil hissedebileceğimiz şekilde kalbimize yazdı aşkı...Anlamak içinde kalbimizi okur onu dinleriz..

Ne güzeldir Ask…Hepsi birbirinden farklıdır...Aşk farklıdır herkeste her gönülde biri bir diğerine benzemez tıpkı insanoğlu gibi…Milyonlarca insanız yeryüzünde hepimizin eli, kolu, bacağı, kafası , gözü, kulağı var ama hiçbirimiz bir diğerine benzemez…Aşkta öyle işte…Hissedilenler , anlatılmaya çalısılanlar , ifadeler hep farklıdır ...Anlatamayız ama görünce tanırız...Keşke Aşk diye bir organımız olsaydı…en azından hastalandığında belkide nasıl tedavi edebileceğimizi bilebilirdik…Ama o ise her yerde…Tüm bedenimizde yaşarız onu, enerjimiz artar, kalbimiz farklı çarpar, gözlerimiz ışıldar , daha çok gülümseriz ve güzelleşiriz hatta zaman zaman midemizde kelebekler bile uçar…Belkide birçoğumuzun midesinde ne kadar çok ölü kelebek vardır...Sadece bedenlerimiz değil ki acıyan ruhlarımızda kanar ve sızlar aşkı sömürüp bitirdiğimizde…

14 Nisan 2008 Pazartesi

SON DURAK

Zaman öyle bır hızla akıp gidiyordu ki geçen hiçbir günle vedalaşıp hesabını yapamıyorduk bile. Ne dolu dolu hüznü, ne sevinci, ne kederi, ne mutluluğu tanımlıyabiliyorduk artık. Herşey o kadar çabuk oluyordu o kadar çabuk tükeniyordu ki..Hep bir sonrakini yaşamaktı telaşımız..Yeni bir aşk, yeni bir mutluluk, yeni sıkıntılar,hüzünler ve acılar beklemekteydi ... Henüz eskilerinin bile tadına varamadan, küllendirmeden...Neydi bu telaş... Yeniler bir bilinmezdi belki de o yüzden çekiyordu bizi kendine..Ama ya keyfini sürdük mü tadını çıkarabildik mi ya o eskilerin...Tutkulu sonuna kadar yaşadık mı aşkımızı da acımızı da...Son durak var mı acaba..? Ölümmüydü yoksa son...Yaşarken hiç sonu düşünmüyoruz...Keşke az da olsa bilebilsek o sonun değerini...Artık koşturmaya gerek kalmayacaktı...Evet ! İşte herşey bitti artık...Tüm bu telaşlara son diyebilecekmiyiz...Yoksa sona doğru bile giderken de hala sonrasını mı düşüneceğiz...

Herşeyi hızla yaşamak istiyoruz fakat o son durak gelince önümüze, artık her saniyenin değerini anlıyoruz belkide...Daha söyleyecek sözlerin vardı, dilenecek özürlerin, bakılacak gözler vardı ve sevildiğini söylenecek insanlar...Ve hep keşkeler olacaktı artık..ORASI BİR KEŞKE DURAĞI...